Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, tarımı milletin temel taşı olarak görmüş ve "Milli ekonominin temeli ziraattır." sözüyle bu alana verdiği önemi vurgulamıştır. Türkiye'nin bereketli topraklarının ve çiftçisinin ülkenin kalkınmasında oynadığı kritik rolü her fırsatta dile getiren Atatürk, tarıma yönelik reformlarla üreticinin refahını artırmayı, köylünün emeğinin karşılığını almasını sağlamayı amaçlamıştır.
Atatürk, 1925 yılında Manisa’yı ziyaretinde bu toprakların verimliliğini ve Manisalı çiftçilerin emeğini takdirle karşılamış, Anadolu’nun bereketli topraklarının çağdaş tarım anlayışıyla işlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Manisa, tarih boyunca tarımın merkezlerinden biri olmuş, üzümden zeytine, pamuktan buğdaya kadar pek çok ürünüyle ülke ekonomisine katkı sağlamıştır.
Atatürk’ün "Köylü milletin efendisidir" sözü, çiftçinin toplumdaki yerini ve önemini açıkça ortaya koyar. O, çiftçiliğin sadece ekonomik bir faaliyet olmadığını, aynı zamanda bir vatan görevi olduğunu savunmuş ve modern t
arım uygulamalarını destekleyerek Türkiye'nin tarımsal gücünü artırmaya çalışmıştır.
Bizler de Atatürk’ün çizdiği yolda ilerleyerek, Manisa’nın tarımsal potansiyelini daha ileriye taşımak, çiftçimizin haklarını korumak ve üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için çalışıyoruz. Bereketli topraklarımızın değerini bilerek, üreticimizin emeğini yüceltmek ve ülkemizi tarımda daha güçlü bir noktaya taşımak en büyük hedefimizdir.
Atatürk’ün şu sözleri, bizim yol haritamız olmaya devam edecektir:
"Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O hâlde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve kazanacak olan köylüdür."
Manisa’nın bereketli toprakları ve çalışkan üreticileriyle bu mirası yaşatmaya devam edeceğiz.